freud kişilik kuramı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
freud kişilik kuramı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Şubat 2016 Pazartesi

Freud'un Kişilik Gelişim Kuramı , Bölümleri ve Özellikleri



Freud'un Kişilik Gelişim Kuramı 

Topografik kişilik kuramı : Bireyin zihinsel etkinlikleri ile ilişkili olan insan davranışlarının bilinçten daha üstün bilinçdışı materyallerle ilişkili olduğunu vurgulayan  kuramdır.

Freud bireyin çeşitli zihinsel etkinliklerinin bilince uzaklıklarını saptamayı amaçlamış ve bilişsel içeriklerin belirli bir iş bölgelerinde meydana geldiğini ileri sürmüştür . Bu bağlamda 3 biliş bölgesi tanımlamıştır.

Bunlar bilinç - bilinç öncesi ve bilinçdışı olarak ayrılmıştır.
Bilinç:  Freud'a göre birinin , herhangi bir anda farkında olduğu yaşantıların mevcut olduğu bilinç alanıdır.

Bilinç öncesi: Bireyin ancak dikkatini zorladığı zaman hatırlayabildiği yaşantılarının toplandığı bilinç alanıdır.

Bilinçdışı: Bireyin farkında olmadığı dikkatini zorlasa bile hiçbir zaman hatırlayamayacağı , bilince çıkaramadığı olayların barındığı , toplandığı bölge olarak adlandırılmıştır.
Freud'a göre bilinçdışında depolanan şeyler, hipnoz ,serbest çağrışım , rüyalar , fanteziler , alkol ya da uyuşturucu madde kullanımının ve dil sürçmeleri ile açığa çıkar kendini gösterirler.

Yapısal Kişilik Kuramı : Sigmund Freud kimi hastalarında göz lemiş olduğu bazı davranış özelliklerinin nedenlerini açıklamada  topografik kuramını yeterli olmadığını fark ederek kişiliğin örgütlenmesini araştırmaya yönelerek yeni bir kişilik modeli ortaya koymaya çalışmıştır.

Freud'un yapısal kişilik kuramında id ,  EGO ve süperego olarak üçe ayrılır.  Bu üç sistem sürekli bir etkileşim içerisinde olarak bireyin davranışlarını yönlendiren etkileyen yapılardır.

Şimdi bu üç yapının teker teker özelliklerini sıralayalım.
İd. İd kişiliğin en ilkel yönünü ortaya koyan kısımdır.  Hemen şimdi istiyorum egemendir.
İd yönü yüksek olan bireyler haz ilkesine göre hareket eder.
Gerçek dışı ve mantık dışı istek ve arzularla bireyin içsel dürtülerinin her ne pahasına olursa olsun derhal duyurulmasının isteyen bölümdür.

Bebeklik döneminin başlangıcında çocukların kişilik yapılarını tamamıyla id yönetmekte ve yönlendirmektedir.

İd hiçbir zaman gerçeklik ilkesini göz önüne alarak hareket etmez.
Ruhsal enerji kaynağıdır.
İd genellikle libido yani cinsel gücün yoğun olduğu bir kısımdır. Diğer iki sistemin çalışması için gerekli olan gücü de id sağlar.
Ego. Kişilik yapısının gerçeklik ilkesine göre hareket eden mantıklı kısmıdır.
Kısmen bilinçli olan bölümü ifade eder.
EGO kişiliğin idare Meclisi gibi davranır.
EGO kısmı bireyin akılcı ve pratik olan yönüdür.
Temel işlevi uyum sağlamaktadır.
Bireyin ihtiyaçlarının uygun bir şekilde nasıl karşılanacağını tayin eder.
Akıl yürütme problem çözme ve karar verme gibi üst düzeydeki zihinsel işlevleri yerine getiren kısım egodur.
EGO idin istekleri ile süperegonun isteklerinin çatıştığı noktada arada bir denge unsuru olarak ortaya çıkar.

Süperego: süperego kişiliğin ahlaki yönünü temsil eder ve vicdan anlamında kullanılan bir kelimedir.
Çocuğun anne babalarından özümsemiş olduğu toplumsal kurallarla gelenekleri görenekleri ve ahlaki kurallarına göre şekillerinin kısımdır.

Toplumun inandığı doğru ve yanlış kavramlarının kaynağını oluşturan bölüm süperegodur.

Süperego hiçbir zaman gerçeklik ilkesine göre hareket etmez yani mantıksal değil , duygusal yöndür.

Süperegonun almış olduğu Bütün kararlar toplumsal ye veya ahlaksal ilkelerden yola çıkarak ele alır ve değerlendirir.

Bireylerdeki sağlıklı kişiliklerin gelişebilmesi için kişiliğin bu üç boyutu arasındaki ilişkide denetimin egonun elinde olması gerekmektedir.

Kişilik gelişiminde bu iki sistemde yani id ve süperego herhangi bir yönün  baskın olması halinde kişilerin düşünsel , duygusal ve davranışsal eylemlerinin de hakikatten oldukça uzak olması manasına gelecektir.

Görüldüğü gibi freud'a göre sağlıklı bir kişiliğin gelişebilmesi için bu 3 bölümün yani İd , ego ve süperego nun olabildiğince uzlaşması ve kişiliği dengede tutması gerekmektedir.