batıl inanç nedir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
batıl inanç nedir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Şubat 2016 Çarşamba

Edimsel (Operant-Araçlı) Koşullanma ve Özellikleri



Edimsel (Operant-Araçlı) Koşullanma
Organizmanın çevre ile etkileşimi sonucu yaptığı davranışın ödüllendirilmesi ya da cezalandırılmasına göre devam edip etmemesidir. Başka bir ifadeyle organizmanın kendi davranışlarını sonuçlarına bağlı olarak gerçekleşen davranış değişiklikleri şeklinde tanımlanabilir. Yani edimsel koşullanmada davranış önce gerçekleşir ödül yada ceza davranışa göre sonradan ortaya çıkan durumdur.

Edimsel ve Klasik koşullanmanın Karşılaştırılması


Klasik (Tepkisel) koşullanma

  • Oganizma pasiftir ve olaylar organizmanın dışında gerçekleşir. Onun bir şey yapması gerekmez.
  • Uyarıcı tepki ( u- t )davranışıdır.
  • Uyarıcı bir ışık ya da ses gibi belirli bir olaydır. Tepki de tıpkı uyarıcı gibi belirlidir.
  • Pekiştirme daima organizmanın yaptığından bağımsız olarak koşullu uyarıcının sunulmasından hemen sonra yapılır. Pekiştirme gösterilen tepkiden bağımsızdır.
  • Genelleme ve ayırt etme istemsiz duygusal ve fizyolojik tepkilerdir.
  • Sönme davranışın ortadan kalkması anlamında kullanılır. Koşulsuz uyarıcının yokluğunda koşullu uyarıcı tekrar tekrar verilirse koşullu tepki ortadan kalkar.
  • Temsilcisi pavlov’dur.


Edimsel (operant) koşullanma
  • Organizma aktiftir. isteyerek ortaya çıkan davranışlarla ilgilenir.
  • Davranış uyarıcı ( t –u) biçimindedir. Yani tepki uyarıcı şeklindedir.
  • Tepkilere tesadüf idir başlangıçta çeşitlilik gösterir.
  • Pekiştirme yapılan tepkiye bağımlıdır. Organizma yalnızca doğru tepki gösterirse pekiştirilir.
  • Genelleme ve ayırt etme istemli bir süreç haline geçirilmeye çalışılır.Tepkiler açık ve bilinçlidir. İstenilen bilgiler geribildirim ve alıştırma yolu ile sağlanır.
  • Sönme davranışın ortadan kalkması anlamında kullanılır. Davranış pekiştirilmesi sönme gerçekleşir temsilcisi Skinner’dir.

Pekiştireç: Her davranışı izleyen ve organizma üzerinde olumlu bir etki yaratarak davranışın ortaya çıkma ihtimalini artıran uyaranlara pekiştireç denir.

Olumlu pekiştireç: Her ortama konulduğunda belirli bir davranışın yapılma olasılığını arttıran veya ortadan çekildiğinde belli bir davranışın yapılma sıklığı azaltan uyarıcılardır.

Olumsuz pekiştireç: Ortama konulduğunda belli bir davranışın yapılma olasılığını azaltan veya ortamdan çekildiğinde belli bir davranışın yapılma sıklığı arttıran uyarıcılardır.

İkincil pekiştireç türleri: 
Nesnel pekiştireçler ,Bunlar oyuncak , eşya araç gibi somut nesnelerdir.
Etkinlik pekiştireçleri, sözel ya da fiziksel bir uğraşı yerine getirilmesidir. Şarkı söylemek şiir okumak, piknik ,yapmak gibi
Sosyal pekiştireçler, Gülümseme , baş okşama, sarılma övgüde bulunma ,ayrıcalık tanıma gibi 
Sembolik pekiştireçler, Tek başlarına bir anlamı olmayan , ancak başka bir pekiştireç ile değerlendirilebilen, puan, jeton, kupon ,yıldız , para gibi dönüştürülebilir nesnelerdir.

Birincil pekiştireçlerin özellikleri:

  • Çok fazla sunulduğunda veya hiç sunulmadığında o kişinin pekiştirici ilişkin aşırı doygunluk veya yoksulluk yaşamasına neden olabilir.
  • Zaman içerisinde pekiştireç olma özelliklerini yitirmezler.
  • Eğer sistematik olarak birincil pekiştireç kullanmak isteniliyorsa bireyin uygulama dışında pekiştirici kolayca ulaşması engellenmelidir.
  • Az miktarda sunulması yararlıdır.
  • Zamanla birincil pekiştireçlerin yerini ikincil pekiştireçlerin alınması önerilmektedir.
  • Birincil pekiştirecin hemen tüketilebilecek miktarda olması ancak doyuma da hızlı bir şekilde yol açmaması önemlidir.


 Pekiştirme Tarifeleri
Sürekli pekiştirme: En çok kullanılan pekiştirme tarifesi sürekli pekiştirmedir.
Bu tarife göre yeni bir şey öğretilirken kullanılmaktadır. Tepki öğrenildikten sonra sürekli pekiştirme bırakılıp diğer pekiştirme tarifeleri uygulanmalıdır. Aksi takdirde bir müddet sonra pekiştirmenin etkisi kalmayacaktır.
Ayrıca sönmeye karşı en az dirençli olan pekiştirme tarifesi sürekli pekiştirmedir.
Örneğin; çocuk istenilen davranışı her yaptığında ödüllendirmek sürekli pekiştirmeyi örneklendirir.

Sabit oranlı pekiştirme: bu tarifede organizmanın belli bir sayıdaki davranışı pekiştirilir.
Örneğin öğrencinin her 5 doğru cevabını bir artı vermek.

Sabit aralıklı pekiştirme:
Organizmanın belli bir zaman dilimi içinde yer alan davranışları pekiştirilir. Bu tarife türünde doğru davranış sayısı önemli değildir. Burada önemli olan geçen zaman aralığıdır.
Örneğin;  yazılı tarihleri , memurların aybaşında maaş almaları.

Değişken oranlı pekiştirme: Değişken oranlı pekiştirme tarifesinde her 10 tepkiden sonra belli sayıdaki tepkinin pekiştirilmesi yerine , değişken sayıdaki tepkiler pekiştirilir. Yani her 10 tepkiden sonra değil , bazen 3 tepkiden sonra, bazen 7 tepkiden sonra ,  bazen ise 9 tepkiden sonra davranış pekiştirilir.
Değişken oranlı pekiştirme tarifesi en yüksek sayıda tepki üreten tarife türüdür.
Çünkü pekiştirmenin hangi davranıştan sonra geleceğini bilmeyen organizma sürekli tepki üretmek zorundadır. Bu pekiştirme sönmeye karşı en dirençli olan tarifedir.

Değişken aralıklı pekiştirme: Değişken aralıklı pekiştirme tarifesinde zaman sabit değildir.
Verilen pekiştireçler bazen hemen bazen daha geç kazanılabilir.
Değişken oranlı pekiştirme tarifesinde olduğu gibi bunda da ortalama zaman önemlidir.
Örneğin pekiştirme ortalama 3 dakikada yapılacaksa ilki 2 dakika sonra ikincisi 5 dakika sonra üçüncüsü 4 dakika sonra yapılabilir. Bu pekiştirme türünde de pekiştirecin ne zaman geleceği bilinmediği için organizma sürekli aktif olmak zorundadır.

Edimsel Koşullanma Kuramının Temel Öğeleri
Sönme , Kendiliğindengeri gelme ,BiçimlendirmeUyarıcı genellemesi ve ayırt etme bu kavramlar için daha önce açıklama yapılmıştı.

Zamanlama:
Klasik koşullanma da zamanlama oldukça önemlidir bu koşullanma köründe nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasındaki süre yarım saniyedir.  Bu süre uzadıkça koşullanmanın gerçekleşme suresi de gecikecektir. Bunun için edimsel koşullanmada
pekiştireç davranıştan hemen sonra gelmelidir.

Batıl davranış (batıl inanç) : Batıl davranışların birçoğu edimsel koşullanma ilkelerine göre meydana gelir. Organizma tesadüfen bir davranışı yaptığı sırada o davranışla ilişkili olmamasına rağmen olumlu ya da olumsuz bir pekiştireç alırsa zamanda aldığı pekiştirici davranışla ilişkilendirir ve o davranışı yapma veya yapmama eğilimi gösterir.
Örneğin önünde Siyah kedi geçtikten birinin , 2 dakika sonra başına bir şey gelirse , birey daha sonra önünde Siyah kedi her geçtiğinde başına bir şey gelecekmiş gibi düşünür ve batıl bir inanca sahip olacaktır.

Koşullu anlaşma:
Koşullu anlaşma da bireyin bazı şeyleri elde etmesi için belli şekilde davranmasının gerektiren düzenlemeleri içerir.
Örneğin annenin çocuğuna Ödevini bitirdin zaman oynamak için dışarı çıkaran bilirsin veya odanı Bir hafta boyunca düzenli tuttuğun zaman senin hafta sonunda tiyatroya göndereceğim demesi koşullu anlaşma örnekleridir.

Permack İlkesi:

Permack ilkesine göre organizma birçok etkinlik yapmaktadır. Bunlardan bir kısmının çok sık severek yapmakta bir kısmını ise daha az göstermektedir. Bu ikleye göre bireyin daha sık yapmış olduğu davranışlar kullanılarak daha az yapmış olduğu davranışları pekiştirmek mümkündür.
Örneğin ;bu hafta boyunca derslerini düzenli yaparsan hafta sonu sana bisiklet alacağım. Örneğin ;misafir çocuklarına iyi davranırsan sana çikolata alacağım demek.

Öğrenilmiş Çaresizlik:  Kehanet seligman ve Mayer yaptıkları çalışmalar sonrasında hayvanların belli durumlarda yaptıkları tesadüfi davranışlarla kendilerine verilen elektrik şoklarından kurtulmayı başaramadıklarını bu nedenle Şok'tan kurtulmak için çabalamayı bırakarak hiçbir şey yapmaksızın elektrik şokunun bitmesini beklediklerini ve böylece çaresizliği öğrendiklerini gözlemlemişlerdir.
Araştırmacılar bu duruma öğrenilmiş çaresizlik adını vermişlerdir.
Örneğin küçükken matematik sorularını çözemeyen bir öğrenci büyüdüğü zaman da ne kadar uğraşırsan uğraşayım zaten bu soruları çözemeyeceğini diyerek çöz sorularla uğraşmayı bırakmasın öğrenilmiş çaresizliğe bir örnektir.
Öğrenilmiş çaresizlik yani acizlik, canlıların önceki yaşantılarında belli bir soruna ya da uyarana karşı denedikleri tüm çözümlerin etkisiz olduğunu görüp durumu çözümsüz kabul edip çabalamaktan yani çözüm yolları aramaktan vazgeçmelidir.
Canlı geçmişteki deneyimlerinde elde ettiği olumsuz sonucu Yani “ne yaparsan yap sonuç değiştiremezsin” düşüncesini daha sonra karşılaştığı durumlara geneller.
Örneğin İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi toplama kampında esirlerin fırsat olduğu halde kaçma girişiminde bulunmamaları  , kocasından sürekli dayak yiyen kadınların onlardan ayrılmaz fırsatı olduğu halde ayrılmamaları gibi durumlar öğrenilmiş çaresizlik kavramına örnek verilebilir.

Öğrenilmiş çaresizliğin belirtileri şunlardır herhangi bir pekiştirici elde etmek ya da cezadan Kaçmak için davranış göstermeye isteksizlik , genel olarak pasiflik  , ne olursa olsun sonucu kabul etmeye gönüllülük
Kendini Gerçekleştiren Kehanet : Bireyin herhangi bir konu hakkındaki olumsuz düşüncelerinin o eylemi yapmaya kalkıştığı anda düşüncelerin aynen gerçekleşmesi  , kendini doğrulamış olur. Yani Kehanet Gerçekleşmiş olur.  Örneğin matematik problemi çözmeye Kalkan bir öğrencinin “Ben yanlış yaparsam tahtadan rezil olurum” düşüncesi tahtada kalktığı zaman gerçekleşir.


Davranışçı Kuram ve Klasik Koşullanma Yolu İle Öğrenme