29 Ocak 2016 Cuma

Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri ve Özellikleri


                                    Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri
                                       Temel güvene karşı güvensizlik 0 - 1 yaş


  • Erikson'un geliştirmiş olduğu kurama göre bebekler çevrelerinde var olan dünyaya güvenebilecekleri veya güvenemeyeceklerine ilişkin temel yaşantı duygularını  bu dönemde geliştirirler.
  • Bu süre içinde çevresindekiler ile ilişkilerinin biçimi çocuğun temel güven duygularının biçimlenmesini ve oluşmasını oldukça etkiler.
  • Çocuğun dünyasında anne ya da yerine geçen kişi birinci derecede oldukça önemlidir.
  • Anne ya da onun yerine geçen yetişkinliğe kurulan ilişkinin niteliği temel güven duygusunu ve toplumsallaşmanın özünü oluşturmaktadır.
  • Örneğin bebek ağladığı acıktığı ya da altını kirlettiği zaman hemen rahatsızlığı giderilir biliyorsa dış dünyaya güvenebileceğini o anda anlayacaktır.
  • Annesinin kendisini sevdiğinden bırakmayacağından emin olan bebek annesini çevresindeki dünyaya oldukça Güven geliştirir.
  • Çocukta iyimserlik ve mutlu olmanın temelleri bu dönemde atılır.
  • İhtiyaçlarını karşılanan çocuk kendini sevilmeye değer bir birey olarak bulur.
  • Anne veya onun yerine geçen yetişkinin tarafından reddedilen soğuk davranılan ihtiyaçları yerinde ve zamanında sevgiyle karşılanmayan çocukta kendisine ve çevresindeki dünyaya karşı güvensizlik meydana gelir.
  • Temel güven duygusundan yoksun bir şekilde yetişmiş olan çocuklar ileriki hayatlarında sosyal ilişki kurmaktan çekinin kendine güvensiz kişiler olarak yetişir.
 
              Bağımsızlığa karşı utanma ve şüphecilik ( özerkliğe) karşı 1- 3 yaş
 
  • Çocukların çoğu yürümekte başkalarıyla iletişim kurabilecek kadar konuşabilmektedirler.


  • Bu nedenle kendine güven duygusu ve kendi işini yapma duygusu önem kazanır.


  • Çocuklar artık bu dönemde tümüyle başkalarına bağımlı kalmak istemezler. Kendi çevrelerini kontrol etmek güçlerini göstermek amacındadırlar.


  • Bir önceki dönemde çocuklar temel güven duygusunu kazanmış özsaygısını yitirmeksizin kendi kontrolünü kaza binmesi için özgürlüğünü hissetmesi gereklidir.


  • Tamamen başkalarına bağımlı olmak istemezler.


  • Bu dönemde çocuklar için esnek , çevresini özgürce keşfedebileceği ortamlar yaratılmalıdır ve çocuk bu ortamda yetişmelidir.


  • Çocuk kendi kendine yemek yeme ,eşyalarını toplamak , giyinme ve soyunma giysisini seçimi karşılaştığı bazı problemleri çözme gibi çabaları desteklenmeli ve çocuk teşvik edilmelidir.


  •  Kendi kendini kontrol etme ve saygının özü bu dönemde meydana gelmektedir. 


  • Ericsson tuvalet eğitiminde cezalandırıcı ve utandırma yönelik bir tutum izleyen anne - babaların çocuklarını utanma ve şüphe duygularına yönettiğini ifade etmektedir.


  • Anne - baba çocuk bir kişi yapamadığında onu suçlamamalıdır.  Çünkü sürekli olarak beceriksizlikle suçlanan çocuk cesaretini kaybetmekte ve Öfkelenebilmektedir.


  • Sürekli olarak sınırlandırılan aşırı derecede korunan çok sıkı bir şekilde kontrol edilen çocuklar da kendi yeteneklerinden şüphelenme, kendi ihtiyaçları ve vücudundan utanma duyguları meydana gelebilmektedir.
 
Girişkenliğe karşı suçluluk duyma 3- 6 yaş
 

  • Bu dönemde çocuğun motor ve dil gelişimi onun fiziksel ve sosyal çevresini daha fazla araştırmasına daha atılgan olmasına olanak verir.


  • Aile bireylerinin rollerini daha açık kavramaya başlar.

  • Bu dönemde çocuk çevresindeki bireylerle daha yakın ilişkiler kurmaya başlar.

  • Bu dönemde çocuk merak ve araştırma duygularını tatmin etmek için çeşitli faaliyetlerde bulunur. Ancak bu faaliyetler sonucunda başarısız olması durumunda suçluluk duygusu gelişebilir.


  • Bu dönemdeki çocuğun yaptığı işlerin engellenmesi anne babanın yanlış eğitim yöntemleri kullanması da suçluluk duygusuna yönelten etkenler arasında gösterilir.


  • Çocuk bu dönemde kendisiyle ilgilenen kişiler aracılığıyla kendi istekleriyle bir şeyler yapmaya cesaretlendirilmelidirler.

  • Her çocuğun bir veya birkaç işte başarılı olması için ortamlar oluşturulmalıdır ve çocuğa bu işleri yapması teşvik edilmelidir.


  • Çocuklara ortam hazırladıktan sonra çocukların uğraştıkları işte hata yapmaları durumunda onlara karşı anlayışlı olunmalıdır. 
 

                                  Başarıya karşı aşağılık duygusu 6 - 12 yaş

  • Bu dönemde çocuğun okula gitmesiyle sosyal dünyasında büyük bir genişleme meydana gelir.
 
  • Arkadaşlar ve öğretmenin çocuk üstündeki etkisi artarken anne ve babanın etkisi giderek azalmaktadır.


  • Çocukta başarma ve çalışkanlık duygusu getirir. Çocuğun kendine ve yeteneklerine karşı olumlu bir tutum geliştirmesine yardım eder gelecekteki başarılarının temellerini oluşturan akademik özgüven bu dönemde gelişir.


  • Başarısızlıklar çocuğun kendine karşı olumsuz tutum ve yetersizlik duygusu geliştirmesine neden olur ve gelecekteki öğrenmelerini engeller aşağılık duygusu oluşur.
 
  • Aşağılık duygusu geliştiren çocuk çevresi ile sağlıklı bir iletişim kuramaz.
 
  • Bu dönemde anne baba ve öğretmenlerin çocukların çalışkanlığını destekleyici etkinliklere yöneltmesi gerekir.


  • Okuldaki faaliyetlerinin mümkün olduğu kadar çocuğun ilgi ve yeteneklerine uygun olması ve günlük hayata hitap etmesi gerekir.
 
  • Çocukların çabaları desteklendiği zaman çalışma ve başarılı olma davranışları gelişir.
 
  • Aksi durumda sürekli olarak yaptıkları eleştirilen desteklenmeyen , beğenilmeyen çocuklar yaptıklarının değersizliğine inanarak aşağılık duygusu geliştirebilirler ve yaptıkları işlerde sürekli başarısız olurlar.

                              Kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası 12 - 18 yaş

    • Bu dönemde salgılanan çeşitli hormonlara bağlı olarak vücutta önemli değişiklikler olmakta ve çocukluktan yetişkinliğe geçilmektedir.

    • Bu dönemdeki ergenler Ben kimim sorusuna yanıt aramaya çalışır.

    • Kimlik kazanma bir bireyin kendine ilişkin olumlu bir ben duygusu geliştirmesi demektir. Kimlik duygusu gelişmemiş olan bir genç kendi benliğinin sürekliliğini algılar ve kendini yabancı olarak görünmez.


    • Ergen daha önceki dönemlerde kazandığı geçici kimlikler yerini daimi bir kimlik kazanma uğraşısı içerisindedir.

    • Ergen bu dönemde anne babasından çok akran gruplarından etkilenir durumdadır.

    • Ergen bu dönemde arayış içindedir ve akran gruplarına körü körüne güvenir.  Bu nedenle Ergen akran grupları istediği için antisosyal davranışlar gösterebilir.


    • Bu dönemde genç meslek seçimi , karşı cinse duyulan ilgi gibi çeşitli problemleri ile karşı karşıya kalmaktadır.

    • Ergen toplumsal konulara ilgisi artmakta ve kendi görüşlerini herkesi açıklayarak onların kabul etmesini sürekli olarak beklemektedir.

    • Bu dönemde ergen benmerkezciliği ortaya çıkmaktadır.

    • öğretmen ve anne babalar ergene karşı bir yetişkin olarak davranmalı ,  onunla saygı ve sevgi temeline dayalı bir dostluk kurmalıdırlar.
       
      • Ergenin sağlıklı bir şekilde kimliğini kazanmasında çevresinde uygun özdeşleşmeler kuracağı yetişkinlerin bulunması önem taşıyan bir durumdur.
       
      • Erikson'a göre bu dönemde erken başarılı bir şekilde kimlik kazanmak sorununu çözersen kendine güvenen , kendinden emin bir kişi olarak yaşamını sürdürebilir ve başarılı olur.
       
      • Kimliğini geliştirmiş olan bir gencin kendine özgü duygu ,düşünce, inanç ,amaç, yaşam ve dünya görüşü vardır. Kişi herkesten kendini farklı görmekle birlikte çevresine anlamlı bağlar da kurabilmektedir.
       
      • Erikson'a göre genç kimliğini kazanmamış ise rol karmaşası gencin gelecek yaşayan dönemlerinde de krizi çözümleri önceye kadar sürecektir. Ne yapmak istediğine karar veremeyen , bir işten öbürüne atlayıp bocalayan çocuk gibi davranan yetişkinler henüz kimlik kazanma krizinin çözümlenememiş kişilerdir.
       
      • Bu gençler kararsızlık yaşarlar.
       
      • Bazen üniversite öğreniminin ikinci hatta üçüncü yılında Okulu bırakabilen tiplerdir.
       
      • Kimlik karmaşası yaşayan genç insanlarla ilişki kurmada başarısızlıklar gösterirler , yeteneklerine uygun olmayan alanlarda boşu boşuna çaba sarf eder ve zaman harcarlar.
       
      • Bazı gençlerde vurdumduymazlık ve amaçsızlık görülebilir. Bu durum psikososyal moratoryum belirtisidir.
       
      • Erikson’un Erteleme olarak adlandırdığı bu dönemde ergen'in kendini biraz geri çekerek herhangi bir rolü üstlenmeden çeşitli rolleri denemesi ve incelemesi söz konusudur.
       
      • Bu dönemde kimlik geliştirmede görülen başarısızlıklar gencin kendisi ile ilgili kuşkular geliştirmesine ve rol karmaşası yaşamasına yol açabilir.
       
      • Bazı ergenler kaygıdan kurtulmak için uyuşturucu madde ya da alkol kullanmaya başlayabilirken , bazıları da kendilerini çevrelerinden yalıtabilir , kronik olarak suç işleyen gençlerde açık bir kimlik ve kişilik bütünlüğü yoksunluğuna rastlanabilmektedir. Bazı ergenlerde okula ara verebilmekte veya askere gidebilmektedirler.
                      Dostluk kazanmaya ( yakınlığa)  karşı yalnız kalma 18 - 35 yaşlar
       
      • Ergenlik döneminde kimliğini bulan kişi artık kimliğini kaybetme korkusuna kapılmaksızın başkalarıyla yakınlıklar dostluklar kurulabilir.

      • Bu dönemde dostluk sevgi ve cinsiyet ilişkileri oldukça önem kazanmaktadır.

      • Gencin yaşamında evlilik konuları ve evlenme önemli bir yer tutar.

      • Bu dönemdeki krizi sağlıklı olarak atlatan biri güvenli bir şekilde sevgiyi verme ve alma gücüne sahip bireyler olarak karşımıza çıkar.

      • Bu dönemde birey krizi sağlıklı bir biçimde atlatmaz ise başkalarıyla dostluk ilişkisi kurmada problemler çeker. Birey için istenmeyen ve sağlıksız olan psikolojik bir yalnızlığa girebilir.

      • Genç yetişkinin bu dönemdeki krizi olumlu bir şekilde atlatmasın da arkadaşlarına öğretmenleri ve çevresindeki tüm insanlara sorumluluklar düşmektedir.
       
      • İnsana sevgi ve saygıyı esas alan bir toplum yapısında bu çatışmaların başarılı bir şekilde çözümlenebileceği gözlenmektedir.
       
                                    Üretkenliğe karşı duraklama 35 -  65 yaşlar
       
      • Bu dönemdeki kişi önceki evreleri başarılı olarak atlatmış ise bu dönem üretken verimli ve yaratıcı olarak geçer.

      • Çocukları aracılığı ile neslini devam ettirmek , bu dönemdeki kişiler için önem taşıyan bir durumdur.

      • Kişi evi dışında da topluma yararlı işler yapabildiği , kendinden sonraki kuşaklara rehberlik edebildiği sürece üretkendir.

      • Üretken olmayan bireyler sadece kendi çıkarlarını düşünen , başkaları için hiçbir fedakarlık yapmayan insanlar haline gelebilirler.

      • Eğer biri bu krizi atlatmaz ise üretkenliğin aksine bir işe yaramamak duygusuna kapılabilir ve durgunluk döneminde girebilirler . Etrafa karşı kayıtsız tavırlar geliştirirler,  sahte ,  köksüz ilişkiler kurar , kendi doyumunu ve çıkarını öncelikle gözetirler .  Ayrıca hep yerinde saydığını düşünerek mutsuz olabilirler.

      • Bu dönemde birey de işe yaradığı toplum için başkaları için gerekli olduğu duygusu yaşatılmalıdır . ev ve ev dışındaki çalışmaları ödüllendirilmelidir.
       
                                 Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk 65 yaş ve üstü
       
      • Bu dönemde birey önceki 7 evrenin birikimi sonucu benliğini tam olarak bulmuş güvenliği mutlu topluma etkin uyum sağlayabilen aranan sevilen ve sayılan kimsedir. Ya da umutsuzluklar içinde uyumsuz , hırçın , aksi bir insan görünümündedir.

      • Bu dönem üretken geçen bir yaşamın sağlamış olduğu doyum ile yıllarını anlamsız geçirmenin umutsuzluğa arasındaki bir çatışma dönemidir.

      • Kimliğine uygun düşen rolü bulabilen kişi bütünlük duygusuna sahip kişi istediği biçimde yaşayarak yaşlandığına  inanır ve kendisiyle övünür. Kendisini üstünlük ve sınırlılıkları ile kabul eder.

      • Bu dönemdeki birey eğer kimliğini bulmamış ise üretken olmamış ise kişi yaşlandığında da huzurlu olmak ve yaşamını boşa geçirdiğine İnanır.

      • Bunun yanında ölüm korkusu ve umutsuzluk duyguları gelişir , yaşamında keşke düşüncesi oldukça ağırlık kazanır.


      Bacanlı 2004  - Erden ve Akman 1994  - Seymenoğlu 2004 - Selçuk 2000 /2003 - Yeşilyaprak 2002
      sonraki yazıda görüşmek üzere

      Hiç yorum yok:

      Yorum Gönder