gestalt kuramı kpss ders notları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gestalt kuramı kpss ders notları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2016 Perşembe

Kohlberg'in Ahlaki Gelişim Kuramı Evreleri ve Özellikleri



KOHLBERG’İN AHLAK GELİŞİMİ KURAMI

Kohlberg ahlak gelişimi kuramı programını oluştururken aslında Piaget'in ahlak gelişimi kuramının boyutlarının daha da geliştirerek ele almıştır. Kendi kuramını İngiltere, Malezya ,Tayvan ,Meksika ve Türkiye'de köy ve kentlerde geliştirmiş olduğunu araştırma bulgularına dayandırmıştır.
Kohlaberg ahlak gelişimini her biri 2 evreden oluşan ve gelenek öncesi , geleneksel ve gelenek sonrası düzeyler olarak isimlendirdiği 3 düzey içinde ele alıp incelemektedir.
Kohlberg'e göre kişi karşı karşıya kaldığı durum karşısında ahlaki yargıda bulunurken bir ikilem içerisine düşmektedir. İkileme vereceği ahlaki tepkiler sonucunda giderek kendi ahlak anlayışını meydana getirmektedir.
Kohlberg'in kuramında önemli olan şey seçilen değerim kendisi değil seçimin nedenleridir.
Seçilen değerleri ilişkin nedenler kişinin ahlak seviyesini belirleyen çok önemli bir unsurdur.

Kohlberg’in ahlaki yaklaşımının niteliksel özellikleri


  • Gelişim evreleri adım adım birbirini izlemektedir.
  • Bireyin gelişimi herhangi bir evrede sona erebilir.
  • Bireyin ahlaki yargısı ara sıra bir üst ya da bir alt devreye yoğunlaşabilir Boot bakımdan baskın olarak bir evre ye yoğunlaşma söz konusu olabilir.
  • Birey baskın olduğu evre düşüncesinden bir üst düşünceye yöneltilebilir ancak alt everye düşüncesine yönetmek imkansızdır.
  • Yaş her zaman gelişim göstergesi değildir.
  • Bazı gençler yetişkinlerden daha yüksek evreleri ulaşabilme imkanına sahiptirler.
  • Bilişsel gelişim ahlaki gelişimi için gereklidir ancak ahlaki gelişimi için geçerli bir durum değildir.
  • Kişi toplumun ne anlama geldiğini topluma anlayabilmesi ve karşılıklı saygıya dayanan doğru ya da yanlış yargıları empati yoluyla elde etmektedir.


Kohlberg'in ahlaki gelişim evreleri
Gelenek öncesi 4-9 yaş

 Ceza ve itaat ( I.Evre)

  • Bu düzeydeki çocuklar sadece otoriteye uyar ve cezalandırılmaktan kaçınırlar.
  • Gelenek olarak olayların dış görünüşüne ve meydana gelen zararın büyüklüğüne bakarak karar verirler.
  • Olayların gerisindeki neden önemli değildir.
  • Araçsal ilişkiler( Saf çıkarcı eğilim) (II. Evre)
  • Çocukların kendi İhtiyaç ve isteklerin karşılanması önemlidir.
  • Çocuk bir davranışı kendi açısından yararlı buluyorsa o davranış doğrudur.
  • Ne kadar alırlarsa o kadar vermeleri söz konusudur.


Geleneksel Dönem  (9 - 14 yaş)

Kişiler Arası Uyum (iyi çocuk olma eğilimi) (III.Evre)

  • Akran grupları ile işbirliği gözlenir.
  • İyi davranış başkalarına yardım etmek ya da onları mutlu etmektir.
  • Koşullarda değişiklik olsa bile gruptan bağımsız davranma Ve kararlar verme pek görülmez.
  • Bu dönemde çocuk olaylara başkaları açısından da bakabilme özelliği kazanır.
  • Başkalarının hissettiklerini de dikkate alır. Artık yaptıklarının ceza almamak için ya da kendisi için değil aynı zamanda başkalarını mutlu etmek için yapmaya çalışır.
  • Birey kendisinden beklenen davranışı göstermenin doğru olduğu yargısındadır ve anne babası öğretmeni ve arkadaşlarının kendisinden beklediği gibi davranırsa onların sevgisini kazanabileceğini düşünür.


Kanun ve Düzen (IV.Evre)

  • Doğru davranış otoriteye ve sosyal düzeye uygun olarak kişinin görevini yerine getirmesidir.
  • Akran gruplarının kurallarının yerini toplumun kuralları ve kanunları almıştır.
  • Kanunlar soru sorulmaksızın izlenir ve kanunlara uyulur.
  • Kanunlara uymayanlar asla onaylanmazlar.


Gelenek Sonrası (14 yaş ve üstü)

Sosyal Sözleşme (V.Evre)

  • Kanunların kullanımı ve bireysel haklar eleştirici bir biçimde incelenir.
  • Toplumun kanunları ve değerlerinin göreli ve topluma özgü olduğu kabul edilmektedir.
  • Kanunların Demokratik olarak değiştirilebileceği ilkesine sahiptirler.
  • kKnunlar sosyal düzeni korumak temel yaşama ve özgürlük haklarını güvence altına almak için gerekli görülmektedir.


Evrensel Ahlak İlkeleri (6.Evre)

Kohlberg'in kuramında bu evre ahlak gelişiminin en son aşamasıdır.

Birey bu evrede artık kendi ahlaki ilkelerini topluma ya da çevresine göre değil kendi değer yargılarına göre seçer ve bir değerler bütünü oluşturur.
Bireyin oluşturmuş olduğu değerler yargısı ; adale,t eşitlik , insan hakları gibi soyut kavramlardan meydana gelir. Bu ilkeleri ihlal eden kanunlara uyulmamalıdır.
Çünkü bu evredeki bireylere göre adalet kavramı yasanın daha da üstünde olan bir şeydir.


Gestalt Kuramının Temel İlkeleri ve Yasaları



Gestalt Kuramı : Gestalt psikolojisi adını Almanca bir sözcük olan gestalt’tan alınmıştır.
Gestalt sözlüğü biçim ,şekil , form parçaların toplamı ve entegre olmuş bütün gibi anlamlara gelir.
Gestalt kuramı açılarına göre bütün parçaların toplamından daha anlamlıdır ve farklıdır.
Birey her şeyi bir bütün olarak algılama eğilimindedir. Bir başka söyleyişle İnsanlar kendilerine gelen uyarıcıları birbirinden ayırmış bir şekilde değil bir arada anlamlı bir bütün halinde örgütlenmiş bir biçimde algılarlar.
Örneğin uyarıcılardan bazılarını çerçeveler çizgiler renk grupları olarak değil masa sandalye aç insan olarak algılarız.

Gestalt kuramının temel ilkeleri: Gestaltcılığın temel ilkeleri şu şekilde sıralanabilir.

  • Bir resimde görülen nesne şekil olurken geride kalanlar ise zemin olarak algılanır.
  • Öğrenme şekil zemin arasındaki ilişkilerdeki değişimedir. Bir başka deyişle öğrenme daha yeni ve daha iyi bir bütün geliştirmelidir.
  • Öğrenme bireyin karşılaştığı bir durum algılaması ve yorumundaki değişmedir.
  • Bir seziş veya kavrama tamamen davranıştan ayrı olabileceği gibi davranışlarda birlikte olabilir.
  • İnsanlar gördüklerini bir bütün olarak algılama eğilimindedirler.
  • İnsanlar çevrelerini bir düzen içinde algılarlar . Eşya ve olaylar tek başlarına değil diğer nesne ve olaylarla beraber bir bütün olarak yani organize edilmiş bir bütün içinde anlamlandırılırlar.
  • Davranış bireyin karşılaştığı durumu algılamasına ve durumu kendi amaçları açısından yorumlamasına bağlıdır. Öğrenme bu belirtilen algı ve yorumdaki değişmedir.
  • Bu açıdan bireyin kendini ve kendi dışındaki olayları ve durumları algılaması çok önemlidir.
  • Davranışlar bireyin öğrenmesinin birer işaretçileridir.
  • Psikologların algısal alan bilişsel alan gibi terimlerle bireyin çevresini ve dünya'yı algılayışını belirtmek eğilimindedirler. Herhangi bir durum ya da konunun öğeleri birbiri ile ilgilidir.
  • Bunların herbiri bir bütünlük içinde anlam kazanır.
  • Bütün onu meydana getiren parçaların toplamından daha farklı ve anlamlıdır.
  • Bu konuyu oluşturan parçaları ayrı ayrı incelersek bütünü göremeyiz veya bütünden önemli şeyleri kaybederiz.


Geştalt kuramcılarının temsilcileri Köhler , Wertheimer ve Koffkadır.

Geştalt kuramında algılama geçtikçe psikologlar öncelikle algılama ve problem çözme süreçleriyle ilgilenmişlerdir.
Öğrenme ile ilgili görüşleri algılama ve ilgili çalışmalarına dayanmaktadır. Bu nedenle de öğrenme ile ilgili açıklamaları algılama ile ilgili çalışmaların ikincil nitelikli ürünleridir.
Onlara göre algısal örgütleme yasaları öğrenmeyi de açıklamaya yardım etmektedir.
Algılama dış dünyadan duyu organlarımız yoluyla aldığımız duyusal bilginin beyin tarafından seçilip örgütlenerek yorumlanması sürecidir. Bu süreçte bireyler çok farklı şekillerde hareket etmektedir.
Örneğin kişiler nesneleri insanları veya olayları belli referans noktalarına göre algılama eğiliminde olabilmektedir. buna algısal set oluşturma denir.
Bu durumda algılamada bireysel farklılıklar ön plana çıkmaktadır insanın her türlü duygu düşünce ve davranışlarında algılama vardır.
Önce algılar , sonra tepki veririz olayların durumların ve ilişkilerin algısı ile tepkiler arasında uygunluk vardır.

Gestalt kuramına göre algılama yasaları:
1-)Şekil - Zemin ilişkisi: Bütün algılamalar da bir şekil bir de zemin vardır. Algılama sırasında göze ilk olarak çarpan nesne şekil olmaktadır. Zemin ise görülen şeklin arka plan nedir ya da arkasında kalan alandır. Şekil zemine göre daha etkilidir ve daha iyi anımsanır.
Bu nedenle bir şeyin algılanması ve öğrenilmesi isteniliyorsa onun şekil olmasını sağlamak gerekmektedir. şekil ve zemin dikkate bağlı olarak yer değiştirebilir.
Örneğin içeride ders çalışan Ecem sokakta arkadaşlarının sesini duyunca dikkatini dersten alıp arkadaşlarının sesini verdiği zaman ders zemin arkadaşlarının sesi şekil olacaktır.

2-)Yakınlık: İnsan organizması bir alandaki öğeleri nesneleri birbirine olan yakınlıklarına göre gruplandırarak bir bütün olarak algılar.
Görsel uyarıcılar mekanda birbirine yakınlığına dikkat edilerek algılanırken işitsel uyarıcılar zamandaki yakınlıklarına göre gruplandırılırlar.

3-)Benzerlik: Şekil renk doku cinsiyet gibi pek çok özellik bakımından birbirine benzeyen ile birlikte gruplandırılarak algılanma eğilimindedirler.
Örneğin bir caddede aynı üniformayla gezen lise öğrencileri bir grup olarak algılanır.

4-)Tamamlama: Bir nesne şekil gibi tamamıyla görülmesi bile geçirme görünüyormuş gibi algılanır. Yani organizma eksik kısımları tamamlayarak bir bütün olarak algılama eğilimindedir.
Örneğin okuduğumuz bir yazıda eksik olan kelime ya da harfleri sanki orada varmış gibi tamamlayarak algılarız ve okuruz.

5-)Devamlılık: Aynı yönde giden noktalar çizgiler benzerleri birlikte gruplandırılarak algılama eğilimindedir. Yeni reklam panolarında yanıp sönen ampuller bireye bir devamlılık algısı vermektedir.

6-) Basitlik: İnsan basit düzenli bir biçimde organize edilmiş şekilleri karmaşık şekillerden daha kolay algılama eğilimindedir.