gelişim psikolojisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gelişim psikolojisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ocak 2016 Cumartesi

Savunma Mekanizmaları ve Özellikleri Nelerdir ?

Savunma Mekanizmaları ve Özellikleri

Bireyin kullandığı , Savunma mekanizması farkında olmadan ve bilinçsiz olarak üzerindeki kaygıdan kurtulma çabasına verilen addır. Bazı durumlar kişide kaygıya yol açıyorsa bu tür ortamlarda kişi bilmeden savunma mekanizmalarına başvurur.  Savunma mekanizmalarının birçok türleri mevcuttur.

Savunma mekanizmalarının özellikleri
-Savunma mekanizmasını kullanan biri davranışının gerçek işlevinin farkında değildir.
Savunma mekanizmalarına bu anlamda bilinçsiz davranışlar olarak bakılabilir.

-Savunma mekanizmalarının etkisi altında gerçeği olduğundan biraz daha farklı algılarız. Bir dereceye kadar kendi kendimize aldatmaca için işin içine girer ve böylece algılamadaki bu değişiklik bizdeki kaygı düzeyini azalmasına neden olur.

-Savunma mekanizmaları kaygımızı azaltmada gerçekten etkilidir ve yaşamımızda ortaya çıkan zor durumları kendimizi yıpratmadan anlatmamıza yardımcı olan durumlardır.

-Savunma mekanizmaları normal olan herkes tarafından kullanılır ve normal bir davranış biçimi olarak kabul edilen bir durumdur.

-Savunma mekanizmaları her sağlıklı insanın zaman zaman başvurduğu bir davranış türüdür.
Birey çevreye uyum yapmak için sürekli olarak savunma mekanizmalarını kullandığı takdirde sorun o zaman ortaya çıkabilir.
-Savunma mekanizmaları arada bir kullanıldığında faydalıdır mekanizmalar kaygı derecemizi azaltarak çevre ile geçici olarak daha etkin etkileşimde bulunmamızı sağladığı için sağlıklı bir durumdur ancak savunma mekanizmalarının sürekli olarak kullandığımız zaman tam tersini bir etki yapar ve çevreye olan oyunumuzu bozar sağlıksız sonuçlara götürür.

Savunma Mekanizmaları Nelerdir ?

Mantığa Bürünme (neden bulunan ya da akla uydurma)
Bu savunma mekanizması bireyin yapmış olduğu belirli bir davranışı hafifletici mazeretler bulma biçiminde kendini göstermektedir.Kişi mazeretler bularak kendi davranışını olduğundan daha az yanlış yada daha tuhaf gösterme eğilimindedir .
Örneğin bir futbol maçında boş kaleye gol atamayan bir futbolcunun Bunu herkesin yaptığını herkesin boş kaleye golü atamaya bileceğini söyleyerek kendi yaptığı davranışın daha az hasarlı atlatılmasına yardımcı olan bir davranış sergiler.

2.Karşıt tepki geliştirme : Kişinin basitleştirilmiş inanç ya da duygularının tam tersi olan abartılı düşünce ve duygularını ifade edilmesidir.
Örneğin çok sevdiğiniz bir ablanız var ve kocası kazada ölmüş Türk 2 çocuğunu alarak sizinle birlikte sizin eve gelmektedir ve sürekli size kalır ancak zamanla ablanızın sizin yaşamınızı karışmaya başladığının ve çocukların sürekli gürültü yaparak sizin çalışmanızı olumsuz yönde etkilediğini yaşamınızın akışını değiştirdiğini fark ediyorsunuz. Ve bir süre sonra İçinizde ablanızın çocuklarına karşı bir öfkenin ortaya çıkmaya başladığını fark ediyorsunuz .
Ancak bu öfkenin farkına varınca süt suçluluk hissediyorsunuz Çünkü kocasının ölümünden sonra ablanıza ve çocuklarına yardımcı olacak tek kişi Sizsiniz.
gerçekten hissettiğiniz kızgınlığı göstermek Uygun olmadığı için kızgınlık duygusunun yerine onları şefkat ve sevgi duygusu göstermeyen çalışıyorsunuz bu davranışınız karşıt Tepki göstermeye çok iyi bir örnektir Şefkat gösterisi yaparak kızgınlık duygusunun ortaya çıkacağı kaygıdan Kurtulmuş oluyorsunuz.

3.Bastırma: Düşünceler bizde derin kaygı doğurabilecek potansiyele sahiptir. Örneğin her an bir nükleer savaşın ortaya çıkma olasılığı bu tür bir düşüncedir.
Amerika'nın Kaliforniya eyaleti sürekli depremlerin olduğu bir bölgedir bu bölgede ot ortalama her 30 yılda bir son derece şiddetli depremler olduğu saptanmıştır. Böyle bir depremde binlerce insan yaşamını kaybeder.
Televizyon radyo gazete keyfi hükümet Yayınları sürekli olarak vatandaşları depreme hazır olmaları için uyardıkları haldeyim büyük bir kitle sanki böyle bir olasılık hiç yokmuş gibi hareket eder.
Biz de derin kaygı uyandırabilecek böyle düşünceleri bilinçaltına iterik bastırırız.
Böylece olumsuz düşüncenin etkisi altında ortaya çıkabilecek kaygıyı önlemiş oluruz.

4.Yer değiştirme ( yön değiştirme ) Kişide kaygı uyandıran sorun gücümüzün yetmediği bir kimse yada denetimimiz altında olmayan bir olay kısa kaygınızı veya kızgınlığımızı gücümüzün yettiği bir kimseye veya nesneye yöneltiriz.
Örneğin bir öğretmen evinde iş yerinde eşiyle kavga etmiş ise bu Öfkesini ve kızgınlığını okula giderek öğrencileri üzerine boşaltabilir öğrenciden öğretmene karşı gelemeyeceğim için eve giderek Evdeki küçük kardeşine kızgınlıkla şiddet uygulayabilir.

5.Yansıtma:  Yansıtma kendini iki biçimde gösterebilen bir savunma mekanizmasıdır.Birinci türde biri kendi eksiklikleri ve beceriksizliklerinden doğan aksaklıkları kişileri nesneleri ve olaylara yükler.
Örneğin gol atamayan futbolcu başarısızlığının nedeni olarak takım arkadaşlarının iyi pas veremem ellerinde gösterebilir.
İkinci bir yansıtma kredisi istenmeyen kabul edilemeyecek tarzda olan tutum davranış ya da arzuların başkalarına yakıştırma eğiliminde kaynaklanan bir savunma mekanizması şeklidir.
Örneğin sürekli mahallede dolaşarak dedikodu yapan bir kadının mahalledeki Bütün kadınların dedikoducu olduğunu söyleyerek üstündeki olumsuz etiketi başkalarına yapıştırma çabasındadır.

6.Özdeşleşme (özdeşim kurma) : Birey kendinde bulunan özellikleri özenilmiş bulmadığı zaman kendisi olmaktan çıkıp istediği özelliklere sahip başka biriymiş gibi kendini algılamaya ve o şekilde davranmaya başlar.
Kendisini bir başkasının yerine koyma ve davranma eğiliminde özdeşleşme adı verilmektedir.
Örneğin okulda başarılı olamayan bir annenin başarılı olan Doktor kızının başarılarıyla övünmesi ve kimin kızıdır diyerek özdeşim kurması Buna örnek verilebilir.

7.Hayal Dünyasına Kaçma: içinde bulunulan durum kaygı uyandıran bir durum ise hayal dünyasında kaçıp orada daha hoş bir durum için de kendimizi düşünerek İçinde bulunduğumuz durumun ortaya çıkaracağı kaygıdan kurtulmuş oluruz.
Örneğin fakir bir gencin kendini çok zengin olarak hayal etmesi arabalar evler ve tatil hayalleri kurarak geçici olarak kendini bu baskı altında kurtarması buna örnektir.

8.Telafi (Ödünleme) İnsan temel de başarılı olmak üstün olmak ister. Biri eğer bu amacına ulaşamamıştır ise aşağılık duygusuna kapılır kişi bu durumdan kurtulmak için de iktidar ve üstünlük elde etme mücadelesini girer.İnsanın kendi eksikliğini gidermek amacıyla ödünleme savunma mekanizmasını kullanmaktadır.
Kendimizi zayıf gördüğümüz bir alandaki eksikliğimizi kuvvetli olduğumuz başka bir alandaki başarımızla etme çabasına telafi ya da ürünlerin mi denir.
Örneğin Bedensel olarak çok çirkin olan bir genç okulda oldukça başarılı olarak bedensel zayıflığının bilişsel yönüyle kapatarak bu eksikliğini giderme çabasına girer.

9.Yüceltme: Ödün verme mekanizmasını farklı bir görünümü olarak da düşünülebilir toplumsal yönden kabul edilmeyen saldırgan veya cinsel eğilimler yüceltme mekanizması aracılığıyla biçim değiştirerek toplumun kabul edilebileceği kılıflara sokularak ifade edilir . Örneğin sürekli dövüşmek ve başkalarının
canını yakmak isteyen kişi bu davranışını kolayca sergileyebileceği alanlarda icra ederek bu ihtiyacını giderir Örneğin bekçi ya da polis olduğu zaman görevinin bir parçası olarak insanları sürekli dövebilir yada canını yakabilir.

10. İnkar (yadsıma): Biri daha önce yapmış olduğu bir davranışı kabul etmeyip inkar ederek de bir savunma mekanizması gösterebilir. Hoş olmayan davranışta bulunan kimse" Ben asla hoş olmayan davranışlar göstermem diyerek daha önce gösterdiği davranışları inkar yoluna gider. Birey böylece kötü davranışından doğacak kaygıyılarla bu şekilde başa çıkma çabasına girer Cüceloğlu 1994

sonraki yazılarda görüşmek üzere...

29 Ocak 2016 Cuma

Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri ve Özellikleri


                                    Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri
                                       Temel güvene karşı güvensizlik 0 - 1 yaş


  • Erikson'un geliştirmiş olduğu kurama göre bebekler çevrelerinde var olan dünyaya güvenebilecekleri veya güvenemeyeceklerine ilişkin temel yaşantı duygularını  bu dönemde geliştirirler.
  • Bu süre içinde çevresindekiler ile ilişkilerinin biçimi çocuğun temel güven duygularının biçimlenmesini ve oluşmasını oldukça etkiler.
  • Çocuğun dünyasında anne ya da yerine geçen kişi birinci derecede oldukça önemlidir.
  • Anne ya da onun yerine geçen yetişkinliğe kurulan ilişkinin niteliği temel güven duygusunu ve toplumsallaşmanın özünü oluşturmaktadır.
  • Örneğin bebek ağladığı acıktığı ya da altını kirlettiği zaman hemen rahatsızlığı giderilir biliyorsa dış dünyaya güvenebileceğini o anda anlayacaktır.
  • Annesinin kendisini sevdiğinden bırakmayacağından emin olan bebek annesini çevresindeki dünyaya oldukça Güven geliştirir.
  • Çocukta iyimserlik ve mutlu olmanın temelleri bu dönemde atılır.
  • İhtiyaçlarını karşılanan çocuk kendini sevilmeye değer bir birey olarak bulur.
  • Anne veya onun yerine geçen yetişkinin tarafından reddedilen soğuk davranılan ihtiyaçları yerinde ve zamanında sevgiyle karşılanmayan çocukta kendisine ve çevresindeki dünyaya karşı güvensizlik meydana gelir.
  • Temel güven duygusundan yoksun bir şekilde yetişmiş olan çocuklar ileriki hayatlarında sosyal ilişki kurmaktan çekinin kendine güvensiz kişiler olarak yetişir.
 
              Bağımsızlığa karşı utanma ve şüphecilik ( özerkliğe) karşı 1- 3 yaş
 
  • Çocukların çoğu yürümekte başkalarıyla iletişim kurabilecek kadar konuşabilmektedirler.


  • Bu nedenle kendine güven duygusu ve kendi işini yapma duygusu önem kazanır.


  • Çocuklar artık bu dönemde tümüyle başkalarına bağımlı kalmak istemezler. Kendi çevrelerini kontrol etmek güçlerini göstermek amacındadırlar.


  • Bir önceki dönemde çocuklar temel güven duygusunu kazanmış özsaygısını yitirmeksizin kendi kontrolünü kaza binmesi için özgürlüğünü hissetmesi gereklidir.


  • Tamamen başkalarına bağımlı olmak istemezler.


  • Bu dönemde çocuklar için esnek , çevresini özgürce keşfedebileceği ortamlar yaratılmalıdır ve çocuk bu ortamda yetişmelidir.


  • Çocuk kendi kendine yemek yeme ,eşyalarını toplamak , giyinme ve soyunma giysisini seçimi karşılaştığı bazı problemleri çözme gibi çabaları desteklenmeli ve çocuk teşvik edilmelidir.


  •  Kendi kendini kontrol etme ve saygının özü bu dönemde meydana gelmektedir. 


  • Ericsson tuvalet eğitiminde cezalandırıcı ve utandırma yönelik bir tutum izleyen anne - babaların çocuklarını utanma ve şüphe duygularına yönettiğini ifade etmektedir.


  • Anne - baba çocuk bir kişi yapamadığında onu suçlamamalıdır.  Çünkü sürekli olarak beceriksizlikle suçlanan çocuk cesaretini kaybetmekte ve Öfkelenebilmektedir.


  • Sürekli olarak sınırlandırılan aşırı derecede korunan çok sıkı bir şekilde kontrol edilen çocuklar da kendi yeteneklerinden şüphelenme, kendi ihtiyaçları ve vücudundan utanma duyguları meydana gelebilmektedir.
 
Girişkenliğe karşı suçluluk duyma 3- 6 yaş
 

  • Bu dönemde çocuğun motor ve dil gelişimi onun fiziksel ve sosyal çevresini daha fazla araştırmasına daha atılgan olmasına olanak verir.


  • Aile bireylerinin rollerini daha açık kavramaya başlar.

  • Bu dönemde çocuk çevresindeki bireylerle daha yakın ilişkiler kurmaya başlar.

  • Bu dönemde çocuk merak ve araştırma duygularını tatmin etmek için çeşitli faaliyetlerde bulunur. Ancak bu faaliyetler sonucunda başarısız olması durumunda suçluluk duygusu gelişebilir.


  • Bu dönemdeki çocuğun yaptığı işlerin engellenmesi anne babanın yanlış eğitim yöntemleri kullanması da suçluluk duygusuna yönelten etkenler arasında gösterilir.


  • Çocuk bu dönemde kendisiyle ilgilenen kişiler aracılığıyla kendi istekleriyle bir şeyler yapmaya cesaretlendirilmelidirler.

  • Her çocuğun bir veya birkaç işte başarılı olması için ortamlar oluşturulmalıdır ve çocuğa bu işleri yapması teşvik edilmelidir.


  • Çocuklara ortam hazırladıktan sonra çocukların uğraştıkları işte hata yapmaları durumunda onlara karşı anlayışlı olunmalıdır. 
 

                                  Başarıya karşı aşağılık duygusu 6 - 12 yaş

  • Bu dönemde çocuğun okula gitmesiyle sosyal dünyasında büyük bir genişleme meydana gelir.
 
  • Arkadaşlar ve öğretmenin çocuk üstündeki etkisi artarken anne ve babanın etkisi giderek azalmaktadır.


  • Çocukta başarma ve çalışkanlık duygusu getirir. Çocuğun kendine ve yeteneklerine karşı olumlu bir tutum geliştirmesine yardım eder gelecekteki başarılarının temellerini oluşturan akademik özgüven bu dönemde gelişir.


  • Başarısızlıklar çocuğun kendine karşı olumsuz tutum ve yetersizlik duygusu geliştirmesine neden olur ve gelecekteki öğrenmelerini engeller aşağılık duygusu oluşur.
 
  • Aşağılık duygusu geliştiren çocuk çevresi ile sağlıklı bir iletişim kuramaz.
 
  • Bu dönemde anne baba ve öğretmenlerin çocukların çalışkanlığını destekleyici etkinliklere yöneltmesi gerekir.


  • Okuldaki faaliyetlerinin mümkün olduğu kadar çocuğun ilgi ve yeteneklerine uygun olması ve günlük hayata hitap etmesi gerekir.
 
  • Çocukların çabaları desteklendiği zaman çalışma ve başarılı olma davranışları gelişir.
 
  • Aksi durumda sürekli olarak yaptıkları eleştirilen desteklenmeyen , beğenilmeyen çocuklar yaptıklarının değersizliğine inanarak aşağılık duygusu geliştirebilirler ve yaptıkları işlerde sürekli başarısız olurlar.

                              Kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası 12 - 18 yaş

    • Bu dönemde salgılanan çeşitli hormonlara bağlı olarak vücutta önemli değişiklikler olmakta ve çocukluktan yetişkinliğe geçilmektedir.

    • Bu dönemdeki ergenler Ben kimim sorusuna yanıt aramaya çalışır.

    • Kimlik kazanma bir bireyin kendine ilişkin olumlu bir ben duygusu geliştirmesi demektir. Kimlik duygusu gelişmemiş olan bir genç kendi benliğinin sürekliliğini algılar ve kendini yabancı olarak görünmez.


    • Ergen daha önceki dönemlerde kazandığı geçici kimlikler yerini daimi bir kimlik kazanma uğraşısı içerisindedir.

    • Ergen bu dönemde anne babasından çok akran gruplarından etkilenir durumdadır.

    • Ergen bu dönemde arayış içindedir ve akran gruplarına körü körüne güvenir.  Bu nedenle Ergen akran grupları istediği için antisosyal davranışlar gösterebilir.


    • Bu dönemde genç meslek seçimi , karşı cinse duyulan ilgi gibi çeşitli problemleri ile karşı karşıya kalmaktadır.

    • Ergen toplumsal konulara ilgisi artmakta ve kendi görüşlerini herkesi açıklayarak onların kabul etmesini sürekli olarak beklemektedir.

    • Bu dönemde ergen benmerkezciliği ortaya çıkmaktadır.

    • öğretmen ve anne babalar ergene karşı bir yetişkin olarak davranmalı ,  onunla saygı ve sevgi temeline dayalı bir dostluk kurmalıdırlar.
       
      • Ergenin sağlıklı bir şekilde kimliğini kazanmasında çevresinde uygun özdeşleşmeler kuracağı yetişkinlerin bulunması önem taşıyan bir durumdur.
       
      • Erikson'a göre bu dönemde erken başarılı bir şekilde kimlik kazanmak sorununu çözersen kendine güvenen , kendinden emin bir kişi olarak yaşamını sürdürebilir ve başarılı olur.
       
      • Kimliğini geliştirmiş olan bir gencin kendine özgü duygu ,düşünce, inanç ,amaç, yaşam ve dünya görüşü vardır. Kişi herkesten kendini farklı görmekle birlikte çevresine anlamlı bağlar da kurabilmektedir.
       
      • Erikson'a göre genç kimliğini kazanmamış ise rol karmaşası gencin gelecek yaşayan dönemlerinde de krizi çözümleri önceye kadar sürecektir. Ne yapmak istediğine karar veremeyen , bir işten öbürüne atlayıp bocalayan çocuk gibi davranan yetişkinler henüz kimlik kazanma krizinin çözümlenememiş kişilerdir.
       
      • Bu gençler kararsızlık yaşarlar.
       
      • Bazen üniversite öğreniminin ikinci hatta üçüncü yılında Okulu bırakabilen tiplerdir.
       
      • Kimlik karmaşası yaşayan genç insanlarla ilişki kurmada başarısızlıklar gösterirler , yeteneklerine uygun olmayan alanlarda boşu boşuna çaba sarf eder ve zaman harcarlar.
       
      • Bazı gençlerde vurdumduymazlık ve amaçsızlık görülebilir. Bu durum psikososyal moratoryum belirtisidir.
       
      • Erikson’un Erteleme olarak adlandırdığı bu dönemde ergen'in kendini biraz geri çekerek herhangi bir rolü üstlenmeden çeşitli rolleri denemesi ve incelemesi söz konusudur.
       
      • Bu dönemde kimlik geliştirmede görülen başarısızlıklar gencin kendisi ile ilgili kuşkular geliştirmesine ve rol karmaşası yaşamasına yol açabilir.
       
      • Bazı ergenler kaygıdan kurtulmak için uyuşturucu madde ya da alkol kullanmaya başlayabilirken , bazıları da kendilerini çevrelerinden yalıtabilir , kronik olarak suç işleyen gençlerde açık bir kimlik ve kişilik bütünlüğü yoksunluğuna rastlanabilmektedir. Bazı ergenlerde okula ara verebilmekte veya askere gidebilmektedirler.
                      Dostluk kazanmaya ( yakınlığa)  karşı yalnız kalma 18 - 35 yaşlar
       
      • Ergenlik döneminde kimliğini bulan kişi artık kimliğini kaybetme korkusuna kapılmaksızın başkalarıyla yakınlıklar dostluklar kurulabilir.

      • Bu dönemde dostluk sevgi ve cinsiyet ilişkileri oldukça önem kazanmaktadır.

      • Gencin yaşamında evlilik konuları ve evlenme önemli bir yer tutar.

      • Bu dönemdeki krizi sağlıklı olarak atlatan biri güvenli bir şekilde sevgiyi verme ve alma gücüne sahip bireyler olarak karşımıza çıkar.

      • Bu dönemde birey krizi sağlıklı bir biçimde atlatmaz ise başkalarıyla dostluk ilişkisi kurmada problemler çeker. Birey için istenmeyen ve sağlıksız olan psikolojik bir yalnızlığa girebilir.

      • Genç yetişkinin bu dönemdeki krizi olumlu bir şekilde atlatmasın da arkadaşlarına öğretmenleri ve çevresindeki tüm insanlara sorumluluklar düşmektedir.
       
      • İnsana sevgi ve saygıyı esas alan bir toplum yapısında bu çatışmaların başarılı bir şekilde çözümlenebileceği gözlenmektedir.
       
                                    Üretkenliğe karşı duraklama 35 -  65 yaşlar
       
      • Bu dönemdeki kişi önceki evreleri başarılı olarak atlatmış ise bu dönem üretken verimli ve yaratıcı olarak geçer.

      • Çocukları aracılığı ile neslini devam ettirmek , bu dönemdeki kişiler için önem taşıyan bir durumdur.

      • Kişi evi dışında da topluma yararlı işler yapabildiği , kendinden sonraki kuşaklara rehberlik edebildiği sürece üretkendir.

      • Üretken olmayan bireyler sadece kendi çıkarlarını düşünen , başkaları için hiçbir fedakarlık yapmayan insanlar haline gelebilirler.

      • Eğer biri bu krizi atlatmaz ise üretkenliğin aksine bir işe yaramamak duygusuna kapılabilir ve durgunluk döneminde girebilirler . Etrafa karşı kayıtsız tavırlar geliştirirler,  sahte ,  köksüz ilişkiler kurar , kendi doyumunu ve çıkarını öncelikle gözetirler .  Ayrıca hep yerinde saydığını düşünerek mutsuz olabilirler.

      • Bu dönemde birey de işe yaradığı toplum için başkaları için gerekli olduğu duygusu yaşatılmalıdır . ev ve ev dışındaki çalışmaları ödüllendirilmelidir.
       
                                 Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk 65 yaş ve üstü
       
      • Bu dönemde birey önceki 7 evrenin birikimi sonucu benliğini tam olarak bulmuş güvenliği mutlu topluma etkin uyum sağlayabilen aranan sevilen ve sayılan kimsedir. Ya da umutsuzluklar içinde uyumsuz , hırçın , aksi bir insan görünümündedir.

      • Bu dönem üretken geçen bir yaşamın sağlamış olduğu doyum ile yıllarını anlamsız geçirmenin umutsuzluğa arasındaki bir çatışma dönemidir.

      • Kimliğine uygun düşen rolü bulabilen kişi bütünlük duygusuna sahip kişi istediği biçimde yaşayarak yaşlandığına  inanır ve kendisiyle övünür. Kendisini üstünlük ve sınırlılıkları ile kabul eder.

      • Bu dönemdeki birey eğer kimliğini bulmamış ise üretken olmamış ise kişi yaşlandığında da huzurlu olmak ve yaşamını boşa geçirdiğine İnanır.

      • Bunun yanında ölüm korkusu ve umutsuzluk duyguları gelişir , yaşamında keşke düşüncesi oldukça ağırlık kazanır.


      Bacanlı 2004  - Erden ve Akman 1994  - Seymenoğlu 2004 - Selçuk 2000 /2003 - Yeşilyaprak 2002
      sonraki yazıda görüşmek üzere

      28 Ocak 2016 Perşembe

      Erikson'un Psikososyal Gelişim Kuramı ve Özellikleri


      Erikson'un psikososyal gelişim kuramı
      İnsan gelişimini dönemler halinde inceleyen kuramlardan biri de Erikson tarafından
      meydana getirilen kuramdır.  Erikson pisikanalizin eksik yanlarını görerek kendi
      kuramını ortaya koymuş ve geliştirmiş ve ciddi bir çalışmadır.
       

       
      Psikoanalitik yaklaşımdan farklı olarak Erikson gelişimi tüm yaşamı kapsayacak biçimde
      ele almış ve incelemiştir.
       
      Kuram'a göre insanın yaşamında belli başlı 8 dönem mevcuttur.
       
      Bu dönemlerin her birinde atlatması gereken bir krizler mevcuttur.
       
      İnsanların sağlıklı birer birey olarak kişilik kazanmaları için bu krizlerin başarılı bir şekilde atlatılması gerekmektedir.
       
      • İnsan yaşamındaki bir devredeki krizi başarılı bir şekilde atlatması kendinden sonraki
                evre için sağlıklı temeller meydana getirir.


      • Hiçbir dönemde kriz tam olarak çözülmemiş ise İlerleyen dönemlerde çözülmesi mümkündür.

      • Bunların yanı sıra İnsan gelişiminde kültürel , sosyal ve çevresel faktörlerin önemi
               üzerinde durulmuştur.

      • Freud psikanaliz kuramında id üzerinde yoğunlaştığı halde Ericsson burada daha çok EGO üzerinde durduğu görülür.
       
      • Bu kurama göre farklı dönemler bireylerin güdülenmesi üzerinde farklılıklar oluşturur.

      • Bu kurama göre insanların temel ihtiyaçlarının hemen hemen aynı olduğu görüşü üzerinde durulmuştur. Seymenoğlu 1994 Selçuk 2002 2003 Yeşilyaprak 2002.
       
      Epigenetik İlke;  çeşitli gelişim dönemlerinde belli gelişimsel özellikleri ardışık biçimde ortaya çıkabilmesinin önceden kurgulanmış biyolojik temelleri dayalı olduğunu ifade eden bir kavramdır.
       
      Epigenetik ilkeye göre tıpkı doğum öncesi dönemde bebeğin belli organlarının belirli bir sıra izleyerek belli zaman dilimleri içinde oluşması gibi belli kişilik özellikleri de biyolojik temelli kurallara uygun bir şekilde belirli zaman dilimlerinde ayrılarak , her gelişim kendi zaman diliminde ortaya çıkabilmektedir Yeşilyaprak 2002

       
      Sonraki yazımda görüşmek üzere...


       
       

       

      Marcia'nın Geliştirdiği Kimlik Statüleri Nelerdir / Özellikleri ?



      Marcia'nın Kimlik Statüleri 
      Marcia ve  Erikson'un geliştirmiş oldukları psikolojik yapım modeline ilişkin araştırmalar yapmış ve yapılan bu araştırmalar  sonucunda ,bu konuda özgün bir teori geliştirmiştir. 

      Söz Konusu bu teorinin üç temel özelliği mevcuttur.

      Bunlar:

      1.Ego , Kişinin kimliğinin oluşmasında yapacağı meslek veya ileriki yıllarda eş seçimi gibi temel kimlik alanlarıyla ilgili oldukça güçlü bir bağlantıdan sözetmek mümkündür.
       
      2.Bu  teoriye göre ,Kimlik oluşturma görevi bir ilerleme ,sorgulama karar verme sürecinin gerektiren bir durumdur.

      Bu süreçleri içeren dönemin tamamına kimlik karmaşası dönemi olarak adlandırılır.
       
      3.Daha çok batı toplumları psiko-sosyal bekleme dönemi yüksek düzeyde desteklemektedir. inanç ,Bilgin,Atıcı 2014

      Bu varsayımları temel alan Marcia dört kimlik statüsü ortaya koymuştur. Bu statüler geç ergenlik döneminin kimlik özelliklerini ortaya koyar.

      Kimlik Statüleri

      1.Başarılı kimlik: Kimlik statülerinden biri başarılı kimlik statüsüdür.
      Bu döneme ulaşmış biri seçenekleri irdelediği bir dönemi geçmiş ve belirli yönelimleri gerçekleştirmiş demektir.

      2.Moratoryum: Yönelimlerin belirsizce ortaya çıkmaya başladığı statü bekleme statüsüdür ve bir irdeleme dönemidir. Bu statüde kesin yönelimlerin yapılmasından önce seçeneklerin araştırıldığı dönemdir.
      Bekleme kavramı ergenliğin bu özelliğini belirtmek üzeri de kullanılmaktadır. Bazen ergenlik başlı başına bir bekleme statüsü olarak görülmektedir.
       
      3.Erken bağlanma (ipotekli kimlik) statüsü: Marcia'nın üçüncü bir kimlik statüsü de erken bağlanma olarak adlandırrılan statülü kimlik türüdür . Erken bağlanmış kimliğine sahip birey başka seçeneklere ilişkin hiç bir konuda araştırma içine girmeksizin veya başka seçeneklere ilişkin çok az bir ön araştırmayla önceki yıllara (çocukluk yıllarında) sahip olduğu değerlerine sıkı sıkı bağlanan ergenleri tanımlamaya yarayan kimlik türüdür.
      Erken bağlanan kimliğine sahip ergenler herhangi bir kriz sorunu yaşamadan çeşitli meslek ve ideolojilere kolaylıkla bağlanmakta ancak bu bağlanmalar ergen'in kendi araştırmaları sonunda gerçekleştirdiği seçimlerle değil ,genellikle aileden yani ,anne babanın sunduğu seçimlere dayanan bağlanmalar olmaktadır bunlar.
      Örnek verecek olursak küçük yaşta evlenme eylemi veya bir ustanın yanında küçük yaşta işe başlayıp meslek öğrenmeye çalışma erken bağlanan kimlik statüsü ne örnektir.
       
      4.Dağınık (kargaşalı , parçalanmış) kimlik statüsü: Marcia'nın geliştirmiş olduğu sonuncu ve dördüncü kimlik statüsü dağınık kimlik statüsü adı verilmektedir. Marcia'nın bu statüsü en az gelişmiş olan statü türüdür. Bu kimlik statüsüne sahip olan gençler çeşitli seçenekleri irdelemiş ,araştırmış olsalar bile yaşamlarında belli bir yönelme yapma girişiminde bulunmamış kimselerdir.
      Dağınık kimlik statüsünde olan bireyler herhangi bir din, politika , felsefe , cinsiyet rolüne ya da mesleksel veya kişisel davranış ölçütlerine bağlanmışlardır.
      Burada sözü edilen kişiler yönelebilecek ileri bu alanlara ilişkin bir kimlik krizi yaşantısı içine geçirmemiş , araştırma dönemi yaşamamış , yeniden değerlendirme yapma işi ile uğraşmamış ve seçenekleri değerlendirmemiş kişilerdir.
      En az gelişmiş olan kimlik statüsü olan bu statüyü genellikle erken ergenlik dönemlerinde görülmektedir. inanç ,Bilgin ve Atıcı 2004. İlgisiz ebeveynlerin saahip olduğu çocuklarda görülen kimlik statüsüdür.

      Sevgiyle kalın.......



      27 Ocak 2016 Çarşamba

      Freud ve Erikson'un Gelişim Kuramları ve Karşılaştırılmaları



      Freud ve Erikson'un gelişim kuramlarının karşılaştırılması
       Freud'un psikoseksüel gelişim kuramı:

      • Gelişimi beş temel evrede incelemiştir.
      • Gelişimi Ergenlik dönemine kadar almıştır.
      • Kişilik gelişimi 6 yaşına kadar büyük ölçüde şekillenir.
      • Bir dönemde yaşanılan sorun diğer dönemlerde giderilmez saplanma olarak kalır.
      • Kişilik gelişiminde cinsel enerjinin çeşitli duyarlılık bölgelerinde nasıl toplandığını betimler.
      • Kişilik gelişiminde ilk 3 dönem( Oral, anal, fallik) kritik dönemlerdir.


      Erikson'un psikososyal gelişim kuramı:

      •  Gelişimi beş temel evrede incelemiştir.
      • Gelişimi tüm yaşamı kapsayacak şekilde incelemiştir.
      • Kişilik yaşamın her evresinde değişen bir yapıya sahiptir yani kişilik yaşam boyu devam eden bir süreçtir.
      • Kişilik gelişiminde sosyal çevrenin önemi üzerinde durmuştur.
      • Bireyin her bir evrede atlaması gereken bir krizi vardır kriz bir dönemde atlatılmazsa diğer dönemlerde çözülebilir.


      Freud ve erikson gelişim kuramları ve eğitim ilişkisi


      1.Her iki Kuram'a göre her dönemde kritik olan ihtiyaçların duyurulması çatışmaların çözümlenmesi gerekmektedir. Her dönemdeki çatışmanın niteliği ve bu çatışmanın çözümlenmesinde önemli etkileri olan bireyler farklılaşmaktadır. Bu nedenle sağlıklı bir kişilik gelişimine yardım etmek için eğitim de dikkat edilmesi gereken noktalar dönemlere göre sırasıyla açıklanmıştır.
       
      2.Özellikle çocuğun Yaşamının birinci yılında annesinin ya da onun yerine geçen yetişkinin yakınlığı sıcaklığını hissetmesi kendini terk etmeyeceğim emin olması gerekmektedir.
       
      3.Anal dönemde yapılacak tuvalet eğitiminin çok sıkı çocuğu korkutucu çocuğu utandırıcı olmamasına özen gösterilmelidir.
       
      4.Çocuğun kendi kendine yemek yeme eşyalarını toplama giyinme soyunma giysisini seçme gibi istekleri davranışları desteklenmeli teşvik edilmelidir. Böylece çocuğun bağımsızlık ve kendi kendini kontrol özelliklerinin temelleri atılabilir.
       
      5.Çocuğun 3 yaşından sonra motor ve dil gelişimindeki hızlı artış çevirisini daha fazla araştırmasına girişken olmasına olanak verir. anne - baba ve okul öncesi eğitim dönemi öğretmenleri çocuğun araştırıcı girişken davranışlarını desteklemeli konuşmasına hatırlamasına tırmanmasına kaymasına oynamasına izin vermeli ve teşvik etmelidirler.
       
      6.Ayrıca onların doğal meraklarını tatmin edecek araştırma ve gözlem yapabilecekleri problem çözecekleri Öğrenme ortamları düzenlenmelidir.
      Örneğin bitki yetiştirme hayvan besleme pasta kurabiye yapma Temizliğe yardım etmek gibi etkinlikler desteklenmelidir.
       
      7.Üç yaşından sonra çocukta karşı cinsten eve beyne ve genital organlara ilgi artmıştır.
      Ana - baba ve öğretmenler çocuğun bu eğilimini normal karşılayıp cinsel organları ve cinselliğe ilişkin sorduğu soruları basit anlayabileceği bir dille cevaplandırılmalıdırlar.
       
      8.Çocukta 6 yaşından sonra bir işi planlama ,işbirliği yapmayı öğrenme ve işi başarma özel bir öneme sahiptir. Okula gitmesiyle öğretmen ve arkadaşları'nın çocuk üstündeki etkisi artar ve anne babanın etkisi giderek azalmaya başlar.
       
      9.Öğretmenler anababalar her çocuğun gücünü yeteneklerini çok iyi tanımalı ve çocuğun gücü ölçüsünde sorumluluklar vererek başarmayı tatmasını sağlanmalıdır.
       
      10.Ergen bu dönemde kimlik kazanması sorunu çözümlemek durumundadır.
      Bu nedenle ana baba ve öğretmenler Ergene artık çocuk gibi değil bir yetişkin gibi davranmalıdırlar.
       
      11.Ergen sağlıklı bir şekilde kimliğini kazanabilmesi için çevresinde uygun öz değişimler kurabileceği yetişkinler bulunmalıdır.
       
      12.erikson'un kuramından çıkarılması gereken sonuç erken çocukluk yıllarından sonra da bireyin kişiliğinin yaşamı boyunca içinde bulunduğu sosyal çevreden sürekli bir biçimde etkilendiğinin bilincinde olarak Okul Yılları boyunca öğretmenin bireyin kişilik gelişimini kolaylaştırmasını da yada zorlaştırmasın da önemli bir öğretmen olduğu fark etmiş olması gereğidir.

      Erden ve Akman 2004 Seymenoğlu 2004 Selçuk 2013 soy 2003 Yeşilyaprak 2002 

      Çalışmalarınızdan başarılar dileriz....

      26 Ocak 2016 Salı

      İnsancıl (Hümanistik) Yaklaşım ve Özellikleri (Benlik Kuramları)



                                            Benlik Kuramları
      İnsancıl Yaklaşım: Bu temel yaklaşım değişik adlarla bilinir. Benlik kuramları insancıl yaklaşım ,kendini gerçekleştirme kuralları veya fenomenolojik kuranlar adı altında bilinir.

      Hümanistik psikoloji insan davranışlarını yöneten etkenleri açıklarken insanın gelişim gücünü yüksek bir varlık olduğu görüşünü temel bir ilke olarak kabul eder.

      İnsanda varolduğunu varsayılan bu güç kendini gerçekleştirme güdüsüdür.

      Kendini gerçekleştirme benliğini gerçekleştirme insanın gizil güçlerini kullanması ve geliştirmesi anlamına gelir.

      İnsanın gizil güçlerinin donanımı , ne olmaya neyi gerçekleştirmeye elverişli ise süreç içinde o olması demektir.

      Bu bakımdan her kişinin gizil güçleri birbirinden farklıdır kendine özgüdür ve bu yüzden gelişme gününde de başka bir özellikte ve kendine özgü olması gerekir.

      Elverişli ortamlar ortaya çıktığı zaman bu gizil güç bu psikolojik güzel bir organizmanın kendini gerçekleştirmesine doğru bir süreç izleyecektir.

      Gelişme ,ilerleme kendini açma isteği İnsanın organizmasının temel nitelikleridir.

      Kendini gerçekleştirme aslında benlik kavramının gerçekleşmesidir.

      Değerli ve önemli olma isteği kendini gerçekleştirmenin temel itici gücüdür.
      Topses 2003

                          İnsancıl psikolojinin temel ilkeleri şöyle sıralanabilir.

      1.İnsanın doğası iyidir insan uyumlu akılcı ve iyiye yönelik bir varlıktır. İnsan doğası değişmez ve Yok olmaz engelleyici ya da geriletici ortamlarda bu olumlu nitelikler gerileme eğilimi gösterseler bile asla tümüyle yok olmazlar, olumlu koşullarda yeniden ortaya çıkabilirler.

      2.Davranış iç ve dış çevreden uyarıcılara değil , uyarıcıların algılanan biçimine yönelik tepkilerin bütünüdür. Başka bir söylemle insan belirli uyarımlara karşı kendi öznel algılama alanına uygun biçimde tepki de bulunmaktadır.

      3.İnsanda yaşantıları düzenleyen bütünleştiren ve tepkilerini belirleyen bir benlik kavramı vardır.
      Benlik ise bireyin öznel yanıdır. Bir kimsenin benlik kavramı başkalarının onun üzerindeki görüşlerini yansıtır.

      4.Gelişme ve kendini gerçekleştirme güdüsü organizmanın temel güdüsüdür.

      5.Özü gerçekleştirme genel gelişme düzeyinin üst düzeydeki görünümüdür.
      Maslow’un insanın gizil güçlerini kullanması, gerçekleştirmesi olarak tanımlamak istediği özür gerçekleştirmek kavramı bir kimsenin olmaya gerçekleştirmeye yönelimli gizil güçlerini gerçekleştirmesi olarak yorumlanmaktadır.

      6.İnsanda var olduğu varsayılan düşmanlık, kıskançlık ya da saldırganlık gibi insan doğasına özgü tepkiler değil ,sevgi ve güvenlik gibi temel isteklerin engellenmesi ya da yok sayılması sonucu ortaya çıkan tepkiler olarak kabul edilir.

      7.İnsan ayrıca kendini yönetme ,kendine yön verme ve denetleme gücüne ve gizil güçlerine sahiptir. Olanaklar tanındığı zaman ve seçme özgürlüğü sağlandığında kişi iyi doğruyu ve gelişmeye götüren davranışları seçer. Olumsuz eğilimlerini yapıcı bir biçimde geliştirir.

      Erden ve Akman 2004 top ses 2003 Kuzgun 1999 Yeşilyaprak 2002

      Benlik kavramı çok genel olarak kişinin kendisini algılayış biçimidir.

      Kişinin kendi görüşüne göre özelliklerinin , yeteneklerinin duygu düşünce inanç ve tutumlarının dinamik bir görüntüsü olarak tanımlanabilecek benlik kavramı doğuştan başlayan bir süreç içinde yavaş yavaş biçimlenmektedir.

      Benlik kavramının dinamik bir yapıya sahip olması geçirilen yaşantılara bağlı olarak kişinin benlik kavramında değişmeler olabileceğini ifade etmektedir.

      Benlik kavramının 4 boyutu mevcuttur
      1- akademik
      2- sosyal
      3- duygusal
      4- bedensel
      1-) Akademik boyutu:  Zihinsel etkinlikleri ile ilgilidir. Zihinsel gelişim bireyin kendisine inanmasında ve güvenmesin de büyük önem taşır. Akademik benlik kavramının olumlu olması için öğrencileri potansiyellerini ortaya koyma fırsatı verilmelidir.

      2-)Sosyal boyut:  Sosyal boyutu bireyin diğer insanlarla ve gruplarla ilişkisi ile ilgilidir. Girişkenlik ,sağlıklı ilişkiler başlatmak ve yürütmek iletişim becerileri ve etkileşim uyum yapma ve liderlik bu boyut ile ilgilidir.

      3-) Duygusal boyut: Kendisini tanıma duygularına, yönetebilme bir amaca yönelik bilme ve odaklanabilme , empati ve ilişkileri sürdürebilmeleri içerir.

      4-)Bedensel boyut: Fiziksel olarak kendini güzel veya yakışıklı  hissetme ve fiziksel yeteneklerle
      ilgilidir. Kuzgun  1999

      Benlik kavramı geliştirebilmesi için bu dört boyuttan birlikte düşünmesi gerekir. Bunlardan biri veya birkaçı ihmal edildiği zaman benlik gelişimi olumsuz yönde etkileyecektir. Benlik kavramı, Benlik imgesi , ideal benlik ve öz saygı gibi üç alanda gelişme göstermektedir. Benlik kavramı bir anlamda bireyin kendi beni'nin başka bir deyişle kendi kimliğini farkına varmasıdır.

      Burada benlik imgesi bireyin ne olduğunu. İdeal benlik bireyin olmayı arzu ettiği benini.  Özsaygısı ise bireyin ne oldu ile ne olmak istediği arasındaki farka ilişkin bireyin duygularını gösterir.

      Benlik imgesi: Benlik imgesi bireyin sahip olduğu zihinsel ve fiziksel özelliklerinin farkında olmasıdır.  Bu da ailede anne -babanın çocuğa ilişkin sözlü ya da sözel olmayan tavırlarıyla oluşmaya başlar. Çocuğun ailede sevilip sevilmemesi zeki ve akıllı olarak ya da aptal olarak görülmesi hep onun kendisine ilişkin bir İmge oluşturmasına etki edecektir.

      Çocuğun zamanda sahip olduğu özelliklerin farkına daha iyi varmasıyla bu süreç yani benlik imgesinin oluşumu hız kazanacaktır.  Kuzgun 99

      İdeal benlik kavramı: Benlik kavramının ikinci boyutu olan ideal benlik kavramını (Pişkin) ,benlik imajının gelişimi ile açıklar. Çocuk yavaş yavaş sahip olması gereken ideal özelliklerinin neler olduğunu öğrenir.

      Bu ideal davranışlar becerileri ve özellikler genellikle içinde yaşanan toplum tarafından değerli kabul edilir ve standartları belirtir.
      Benlik imgesinin gelişim süreci ailede başlamakla birlikte bu süre çocuğun okula gitmesi ile hız kazanan bir süreçtir.

      Özsaygı yani benlik saygısı: Özsaygı bireyin Benlik imgesi ile ideal benliği arasındaki farkı değerlendirmesidir.
      Yani bireyin kendisini nasıl algıladığı ile olmak istediği beğendiği arasındaki fark bize o bireyin özsaygısı düzeyini verir.
      Bu süreçte bireyi bu farkı nasıl değerlendirdiği ve bu farkın onun duygusal dünyasının nasıl etkiledi önemlidir.  Kuzgun 99

      Özsaygısı yüksek bireyin özellikleri
      Kendisi ile uyum içinde yaşar
      Kendi yetenekleri hakkında gerçekçi düşünebilir
      Değişime açıktır
      Kendine yaşama ve var olma hakkını tanır
      Yeteneklerini serbestçe kullanabilir
      Girişimci atak ve kendine güvenilirdir
      Yeni şeyler öğrenmeye meraklıdır.

      Öz saygısı düşük bireylerin özellikleri
      Duygularını açık ve serbest şekilde getiremezler
      Gerçek kimliklerini ortaya koymaktan korkarlar
      Kendilerinden pek hoşnut değildirler
      Kendilerini değersiz görüntüler
      Risk almaktan korkarlar
      Yaptığı iyi şeylerin küçümserler
      Kendini aşmak için aşırı bir ihtiyaç duyarlar
      Doğallıktan yoksundurlar

      sevgiyle kalın...